15 Ekim 2007 Pazartesi

Zamanın Bozamadıkları


Zamanın bozamadığı
Galata Mevlevihanesi

Yazı/Text:OYLUM YILMAZ

2007 yılı tüm dünyada Mevlana yılı olarak kutlanıyor. Galata Mevlevihanesi, Mevleviliğin merkezi ve doğum yeri olan Konya Mevlana Türbesi’nden sonra gelen en önemli Mevlevihane’dir.
Bugün artık çoktan yanıp yıkılan, başka amaçlarla kullanılan diğer Mevlevihaneler içinde mucizevi bir biçimde bozulmadan ayakta kalanlardandır.
Ve bu yüzden de çok önemlidir.

Temelleri 1490’lı yıllarda atılan Mevlevihane pek çok onarımla ayakta durmayı sürdürüyor.

Dışarıda bir servi, Galata Mevlevihanesi’nin bahçesinde. Edebiyat, musiki, felsefe… Şüphesiz bunlardır biçare ruhları efsunlayıp bu bahçeye çeken. Ve bir de sessizlik elbette. Beyoğlu’nun içinde böylesine sükuta dalmış başka neresi vardır ki? Galata Mevlevihanesi, geçmişini arayan ama baktığı her yerde aradıklarının zaten varolmadığını her seferinde yeniden idrak eden insanın yanılsamalı duraklarından biridir. Mevlevihane’nin bahçesinde acaba hangi servi dile gelip de anlatacaktır hakikati diye bekler durursunuz öylece… Hem sadece serviler mi… Güller, incir ağaçları, çitlembikler… Asırlıktır hepsi, asırlık ve bilge. İçerde semazenler semaya döndükçe, dalga dalga yükselen ney ve kudümün sesi sanırsınız ki ağaçların sesi olmuş, hep beraber dile gelmişler, dile düşmüşler, el ele verip hu kelimesinde, hu sesinde birleşmişler. Burası, Mevleviliğin merkezi ve doğum yeri olan Konya Mevlana Türbesi’nden sonra gelen en önemli Mevlevihane’dir. Bugün artık çoktan yanıp yıkılan, başka amaçlarla kullanılan diğer Mevlevihaneler içinde mucizevi bir biçimde bozulmadan ayakta kalanlardandır ayrıca. İşte bu yüzden de çok önemlidir. Selçuklu Devleti’nin yıkılma döneminde ortaya çıkan, ardından beş asırlık Osmanlı’yı Cumhuriyet’e taşıyan en büyük İslam tarikatlarından olan Mevleviliğin müze haline gelen son kalesi. Ölmeyen, daima başkaldıran Şamanist Türk ruhunu İslam’la barıştıran, hem düşüncede, hem toplumsal hayatta Türk–İslam sentezinin temellerini atarak günümüze taşıyan Mevlevilik bütün bunları dergahları aracılığıyla başarmıştır. Tüm dergahlarında şeyhler, dervişler yetiştirerek, tasavvuf felsefesi dahilinde edebiyata, musikiye büyük katkılar vererek, büyüleyici sema törenleriyle binlerce insanı kendine çekerek… Kısacası hemen tüm Mevlevi tekkeleri güzel sesin, güzel sözün ve hüsn-ü hattın biraraya geldiği yerler olmuşlar. Yolları İstanbul’a düşen yabancılar, gezginler, sanatçılar da başta Galata Mevlevihanesi olmak üzere İstanbul’daki mevlevihanelerde gördüklerini, Mevleviliği, kendi deyişleriyle “dönen dervişleri” tüm dünyaya duyurmuşlar.
Türk insanının tarikatlara karşı yüzlerce yıllık bağımlılığını yıkan Cumhuriyet’le birlikte Mevlevihaneler de tarihe gömülmüştür ya, Konya Mevlana Türbesi ile ismi şimdilerde Divan Edebiyatı Müzesi olan Galata Mevlevihanesi her şeye rağmen ayakta kalmışlardır. Cumhuriyetin eli, türünün en güzel örneklerinden biri olan Galata Mevlevihanesi’ni yıkmaya gitmemiş, ama gönlü de adıyla sanıyla varolmasını istememiş belli ki. Ama zaten Mevlevi Tarikatı musikisiyle olduğu kadar edebiyata yaptığı katkılarla da meşhurdur ki Galata Mevlevihanesi’nde bulunan nadir el yazmaları, tezhipler, ölmez şairlerin Şeyh Galipler’in, Ali Safailer’in, Esrar Dedeler’nin, Leyla Hanımlar’ın divanları, Divan Edebiyatı Müzesi olarak anılmasını bir anlamda doğrular niteliktedir.
Osmanlı siyasi ve kültür tarihinde önemli bir rol oynayan Galata Mevlevihanesi’nin kuruluşu II. Beyazıt dönemine rastlar. II. Beyazıt döneminin önde gelen devlet adamlarından İskender Paşa’nın av köşkü ve arazisiyken şair Ali Safai Dede’nin ziyaretinin ardından tarikata bağışlanan bu arazide, Mevlevihane’nin temelleri 1490’lı yıllarda atılmıştır. Ali Safai Dede’nin kendi elleriyle diktiği rivayet edilen servi ise bugün hala kuru bir şekilde bahçede muhafaza edilmektedir. Ali Safai Dede’nin ardından Şeyh Galip, Esrar Dede gibi divan edebiyatının ünlü isimleri, Mevlana’nın soyundan gelen birçok Çelebi Dede, Galata Mevlevihanesi’nde bulunmuş, postnişinlik yapmışlardır. Dönem dönem harap olan ve yeniden yapılan Mevlevihane’nin pek çok yerinde onarım kitabeleri göze çarpar. Yüzyıllar içinde nice yangınlar, onarımlar, eklemeler görmüştür Mevlevihane. Ve üzerine yazılmış tüm kitabeler, atlattığı nice badireleri, ona karşı, ona yandaş nice dönemleri hatırlatır zarifçe; geçmişini arayan ruhların dönüp dolaşıp geleceği yer olur böylelikle…
Mevlana Celalettin Rumi… Bir gün aniden kendinden geçip, gün ortasında dönmeye başlayan, ölümünü bile her yıl düğün gecesi olarak kabul ettirip kutlattıran Mevlana Celalettin Rumi, İslamiyetle Türkleri barıştıralı, tüm dünyaya yeni, ışıklı bir yol açalı, 800 yıl geçmiş… Bu yıl işte bu yüzden ve daha pek çok sebeple tüm dünyada Mevlana yılı. Tüm dünyanın Mevlana yılı kutlu olsun…www.galatamevlevi.com

Hiç yorum yok: